Dikkat ettim de 23 Nisandan beri hiçbir şey yazmamışım.
Bu arada birkaç sınav oldum. Bir forumu tamamlayıp yayına koydum.( Tabi ki arkadaşla. ) Bir GSGP eğitimine katıldım.
Aynı zamanda bu yazı yazamadığım 9-10 günlük sürede;
• Kargaşa ile geçen 1 mayıs,
• Bazı arkadaşlarımın doğum günü,
• Okuduğum, yorum yapmak istediğim birkaç blogdaşın yazısı,
• Bazı arkadaşlara verdiğim, gerçekleştirmeye çalıştığım, büyük bir çoğunluğunu gerçekleştirdiğim sözler
• Ve en önemlisi en küçük kardeşimin doğum günü vardı.
• Bir de kalemkes.com'u kullanmaya başladım.
• …..vs.
Dediğim gibi birkaç sınav oldum. Birkaç tanesi de yolda. 2 senedir okuyorum şu üniversitede her seferinde hafta sonu sınavım olduğunu duyan her şahıs şaşırıyor. Tabi bizim fakültedekiler hariç. Bir de 1,5 aydır sınavlarla uğraştığımı duysalar ne yaparlar kim bilir?
Bir türlü anlamıyorum. Şu sınavları niye böyle bölük pörçük koyarlar. Bir de sadece OMÜ’de bunu ZF’de yapıyorlar. Çok nadir bu vakte kadar sınavı olan arkadaşım. Belki 19-20 fakülte ve MYO içinden Ziraat hariç 1, bilemedin 2 akademik birimde vardır. Ama ben hiç duymadım.
Bir de dediğim gibi hafta sonu sınav olayı var. Hafta içleri sanki çuvala girdi. Hadi girdi diyelim. Be kardeşim bir cumartesiye 2 sınav konur mu? Hadi koydunuz diyelim. Bari biri dandik bir ders olsun. Buna da tamam diyelim. Niye ilk verdiğiniz sınav takvimine uymuyorsunuz da sınav saatlerini, hatta günlerini oyun oynar gibi değiştiriyorsunuz? Fıttırdım ya… Son iki sınavım kaldı ama iflahım da kesildi.
Forum olayına gelince. Uzun zaman önce arkadaş bir forum açacağını, bunu beraber yapmamız gerektiğini söyledi. Tamam dedim. Oturduk, SMF sistemine gerekli modları kurduk, tema üzerinde bazı ayarları yaptık… vs. Son bir haftadır hummalı bir çalışma içine girmiştik. Ayın 5’ine yetişsin diye. Daha doğrusu arkadaş çalışıyordu. Sonunda açtıkta kurtulduk. Samsun’da bir köyün forumu. Umarım istenilen şekilde yürür bu forum işi.
Peki GSGP ne? Gençlik Sosyal Gelişim Programı. Uzun uzun anlatmayacağım. Gerekli bilgi burada -->www.gsgp.org.tr .
Peki ne eğitimi veriyor? Aslında yerel paket eğitimi adı altında gençlerin yetkinlendirilmesi yani bazı sorumluluklar verilmesi, kötü alışkanlıklardan uzaklaştırılması, sosyalleşmesi.. vs hakkında öneriler veriliyor ve bu öneriler o iki günde kısıtlı şartlarla en güzel biçimde uygulanıyor. Mesela bu eğitimde biz SGM’nin bahçesine çam fidanı diktik. Gerçi dikimde gözetilmesi gereken bazı şartları göz ardı ettik ama olsun. En azından bir çok arkadaş ağaç dikmenin zevkine vardı. Ben daha önce birçok kez ağaç dikmeme ve ziraat okumama (İnsan bir işi sürekli yaparsa bıkar derler ya ben bıkmadığımı anlatmaya çalıştım.) rağmen çok büyük zevk aldım. Şimdi final tatilinde memlekete gittiğim zaman birkaç fidan dikeceğim evin bahçeliğine. Geçen de gaza gelip evin balkonunda saksıya asma diktik. Yaprakları kartlaştı bile hemen.
Bu seneki 1 Mayıs İstanbul’da eğlenceli geçmiş. Etraf kan gölüne dönmüş. Bir türlü anlamıyorum. Adı üstünde “İşçi Bayramı” ya da “Emekçi Bayramı”. Niye bayram kutlar gibi kutlanmıyor ki. Ben şu ana kadar 1 Mayıs haricinde böyle çıngarlı bir bayram görmedim. Ne bileyim devletin izin verdiği yerlerde göbekler atılsın, piknikler yapılsın, şarkılar söylensin, sohbetler edilsin. Tamam eminim ki böyle yapan yurttaşlarımız var. Peki niye hiç haberlerde göremiyoruz bayramın tadını çıkaran bu arkadaşlarımızı. İstenilen şeyler sadece bir günde istenip hemen bugün olsun denmez. İstersin. İsteğinin gerekliliğini, doğruluğunu kanıtlarsın, sonra günü gelir kutlarsın.
Doğru. 1 Mayıs ilk zamanlarında bir eylem niteliğindeydi. Ama o zaman istenilen şeyler sadece o gün için istenip, o gün yapılmadı. Uzun bir zaman mücadele edildi. Gün geldi tak etti ve eylem patlak verdi. Ve o gün istenen şey olmalıydı. Şartlar çok kötüydü. Düzeltilmeliydi. Ben işçi değilim ama bir işçi çocuğuyum ve bugüne değin babamın işinden şikâyetçi olduğunu görmedim. İşçi hakları hiç mi uygulanmıyor bu ülkede acaba? Yoksa yüz verilince astar mı isteniyor? Ya da babamda bir sorun var.
Bu yazdıklarıma eminim kızan çok olur.
Neyse demem gerekeni diyeyim.
1 MAYIS kutlu olsun.
Bu sene bir şeye dikkat ettim. Şu nisan sonu ve mayıs başında ne kadar çok insan doğmuş. Hani kediler mart ayında çıldırır derler ya, işte insanlarda da öyle sanırım. Toplu bir cinsel patlama oluyormuş insanda… Hesaplarıma göre bu zaman insanda ağustos ayı. Yani mart gibi mevsim dönüşü..
Herkesin, tüm tanıdıklarım ve tanımadıklarımın doğum günü kutlu olsun.
Bu yorum yazamadığım arkadaşlarda burada yazamayacağım kadar fazla kişi. Hatta bir çoğunu unuttum bile.. Artık bundan sonraları için yazarım. Yorum yapamamamdaki diğer nedende recephilmi. Kişisel bloguna o kadar güzel oyunlar koyuyor ki zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum. Oyun oynarken kime nasıl yorum yapacağımı bile unutuyorum.
Ve en önemlisi.. Küçük kardeşim Oğuz Bilal’imin doğum günüydü. Mayıs’ın 3’ü.. 5 yaşına girdi kerata.. Hatırlıyorum da doğduğu ilk gün bile bize sürpriz yapmıştı. Kız beklerden erkek olarak dünyaya gelmişti. Okulda duramıyordum. İşin kötü tarafı dışarı çıkmama da izin vermiyordu bekçi.. Ne güzel bir gündü.. İyi doğduğun ufaklık…
Uzun bir karar aşaması ve uğraş sonunda http://www.kalemkes.com'u kullanmaya başladım.
… vs.